Art arda vuku bulan bu acı hadiselerin mübarek kalpleri üzerinde bıraktığı derin teessür ve elem sebebiyle, Resûl-i Kibriya Efendimiz, bi’setin bu onuncu yılını “Senetü’l-Hüzün [Hüzün yılı]” olarak isimlendirdi. MÜŞRİKLERİN EZİYET VE HAKARETLERİNİ ARTIRMALARI Ebû Tâlib’in vefatına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık karşılarında Sevgili Peygamberimize arka çıkacak …
Mayıs, 2017
-
19 Mayıs
İslâmın Yayılması ve Efendimize Yapılan İlâhî İkaz
Boykot uygulamasının kaldırılması, Peygamberimize ve ashab-ı kirama geniş bir nefes aldırdı. Bu sırada peşpeşe İslam sînesine koşmalar görüldü. İslam’a gönül verenler arasında yirmi kadar Hıristiyan da vardı. Bunlar, Habeşistan’a hicret etmiş Müslümanlardan, Peygamberimiz ve İslamiyet hakkında duyduklarını yerinde araştırmak için Mekke’ye gelmişlerdi! Kâbe’nin yanında Peygamber Efendimizle buluşan Hıristiyan grup, birçok …
-
18 Mayıs
Müslümanlara Karşı Boykot
(Bi’setin 7. senesi / Milâdî 617) Bu tarihe kadar İslam’ın inkişafına mani olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs akîm kalmıştı! Üstelik İslamiyet, daha da hızlı inkişaf kaydediyordu. Müslümanların sayısı günden güne her türlü şiddet ve mukavemete rağmen artıyor ve İslam’ın nuru Mekke dışındaki kabileleri de kucaklamaya başlıyordu! Hz. Ömer …
-
18 Mayıs
Hz. Ebû Bekir’in Ubey Bin Halef ile Bahse Girmesi
Resûl-i Kibriya Efendimiz, peygamber olarak gönderildiği sırada Doğu Roma ile İran, dünyanın en büyük devleti idiler. Bi’setin 5., yani Milâdî 613 senelerinde bu iki komşu ve rakib devlet, birbirleriyle kanlı bir muharebeye girişmişlerdi. İran devleti tahtında İkinci Hüsrev, Rum İmparatorluğu’nda ise Hirakl bulunuyordu. İran orduları, Rum kuvvetlerini denize dökünceye kadar …
-
18 Mayıs
Şakk-ı Kamer Mucizesi
Kureyşli müşrikler, Resûl-i Ekrem Efendimizin davasını tasdik eden birçok mucizeye şahit oldukları halde, yine de inat ve inkârlarından vazgeçip ona sadâkat ellerini uzatmıyorlardı. Gördükleri her mucizeye bir kulp takarak nazarlarda küçük ve basit bir hadiseymiş gibi göstermek isteyerek, hem kendilerini, hem de halkı aldatma yoluna gidiyorlardı. Zaman zaman da akıllarınca …
-
18 Mayıs
İkinci Müslüman Kafilesi Habeşistan’a Hicret Ediyor
Hicret sırasında Yaşananlar (Bi’setin 7. senesi / Milâdî 616) Habeşistan’a hicret eden ilk Müslüman kafilesi, daha önce de belirttiğimiz gibi, ülkenin hükümdarı tarafından iyi karşılanmış, dinî ibadetlerini serbestçe ve gönül huzuru içinde ifa edebilme imkânına kavuşmuşlardı. Bu durumu haber alan Resûl-i Ekrem Efendimiz, Mekke’de kalan Müslümanlara da Habeşistan’a hicret etmelerini …
-
17 Mayıs
Kırkıncı Müslüman Hazret-İ Ömer (R.a)
(Bi’setin 6. senesi Zilhicce ayı / Milâdî 616) Emsâlsiz kahramanlardan biri olan Hz. Hamza’nın Müslümanlar safına katılması ve arkasından da bir grup Müslümanın Habeşistan’a hicretleri, Kureyş müşriklerini derin derin düşündürüyordu. Hayatlarına büyük bir tedirginlik ve endişe hâkim bulunuyordu. Hepsinin zihninde karar kılmış fikir şu idi: “Mutlaka, şu Ebû Tâlib’in yetimi …
-
17 Mayıs
Habeşistan’a Hicret ve Ne Zaman Yapıldı
(Bi’setin 5. senesi Receb ayı / Milâdî 615) Müşriklerin her gün biraz daha şiddetini artıran eziyet, hakaret ve işkenceleri neticesinde Mekke, Müslümanlar için yaşanmaz bir şehir haline gelmişti! Günden güne artan bu eza ve cefalar, dinî ibadetlerini de gönül rahatlığı içinde yapma imkânını ellerinden almıştı! Müşriklerin, bu gaddarca ve merhametsizce …
-
17 Mayıs
Müşriklerin Yeni Tertipleri
Başvurulan tertip, eziyet ve işkencelerin hiçbiri, Resûl-i Ekrem Efendimizi İslam’ı tebliğ etmekten alıkoyamıyordu. Üstelik, amcası Ebû Tâlib de, yaptıklarına ve söylediklerine karşı çıkmıyor, bilâkis onu koruyordu. Müşrikler, bu sefer başka bir yol denediler. İleri gelenlerinden on kişi, Ebû Tâlib’e gelerek, “Ey Ebû Tâlib!” dediler. “Yeğenin putlarımıza sövdü, dinî inançlarımızı kötüledi; …
-
17 Mayıs
Bütün Bunlar İmtihandı
İlk Müslümanların maruz kaldıkları bu işkence, eziyet ve hakaretler, karşı karşıya bulundukları güçlükler ve maniler, Allah tarafından aynı zamanda birer imtihandı. Mesele sadece “İman ettim” demekle bitmiyordu; imandaki sadâkat, samimiyet ve sabırlarının da ölçülmesi gerekiyordu! Öylesine güçlükler, işkence ve eziyetler olacak ki gerçekten iman etme arzusunu ruhunda taşıyanlar, bütün bunlara …
-
17 Mayıs
Peygamberimiz ve Müslümanlar Dâru’l-Erkam’da
Efendimizin peygamberliğinin 5. senesi… Milâdî 615… Kureyş müşriklerinin Müslümanlar üzerindeki baskı, eziyet ve işkenceleri gün geçtikçe artıyordu. Müslümanlar dinî vazifelerini ve ibadetlerini rahat ve serbest bir şekilde ifa edemez bir durumla karşı karşıya gelmişlerdi. İslam ve imanın tâlimi, Allah’a ibadet ve taatin serbestçe yapılabilmesi için emin bir yer gerekliydi. Allah …
-
17 Mayıs
Dâvetin İkinci Safhası: Mekkelilere Safâ Tepesinden İlk Hitap
Tebliğ dairesi tedricen genişliyordu. Açıktan iman ve İslam’a davet, inanmış ruhları sevinciyle okşarken, şirkin kirinden kendini kurtaramamış gönülleri ise telâşa sevk ediyordu! “Emrolunduğun şeyi, onları çatlatırcasına bildir”[1]İlâhî fermanı gelince, Fahr-i Kâinat, adeta yerinde duramaz hale gelmişti. Hemşehrilerine maddî mânevî saadetin yolunu bir an evvel göstermek istiyordu. Bu sırada, tebliğ dairesini …
-
15 Mayıs
Peygamberliğin İlânı ve Dâvetin Birinci Safhası
Bütün insanlığa hitap edecek ve bütün dünyayı kucaklayacak bir din, elbette gizli kalamazdı. Madem insanlığı maddî mânevî huzura kavuşturmak için bu din gönderiliyordu; öyle ise, açıktan açığa insanlara bildirilmesi ve tebliğ edilmesi zarurî idi. Cenab-ı Hak, kâinatta her şeyi tedric kanununa bağlamıştır. Bu kanuna riayet ve itaat etmeyenlerin zamandan alacakları …
-
15 Mayıs
Habbab Bin Eret’in Müslüman Olması
Habbâb b. Eret, Ümmü Anmar adında İslam düşmanı bir kadının azatlı kölesiydi. Demirci idi, kılıç yapardı. Peygamber Efendimizle öteden beri görüşür ve konuşurdu. Resûl-i Kibriya Efendimiz henüz Dârü’l-Erkam’a yerleşmediği bir sırada gelip Müslüman oldu. O günlerde Müslüman olmak ve hele Müslümanlığını ilan etmek demek, malından ve canından olmayı göze almak …
-
15 Mayıs
Ebû Zerr-i Gıfarî’nin İslâmla Şereflenmesi
İslam’ın ebedî nuru, gizliden gizliye ruhları sarmaya ve gönülleri fethetmeye devam ediyordu. İlk Müslümanlar bütün samimiyetleriyle Hz. Resûlullah’ın muallimliğinde İlâhî davayı öğrenmeye ve yaşamaya çalışıyorlardı. Peygamber Efendimiz, henüz davasını âşikâre ilan etmemişti; ama buna rağmen, Mekke’nin dışında da birçok yerden, beklenen Son Peygamberin zuhur ettiğine dair haber duyanlar vardı. Bunlardan …
-
15 Mayıs
Sa’d Bin Ebî Vakkas’ın İslâmiyetle Şereflenmesi
Sa’d b. Ebî Vakkas, henüz 17 yaşlarında, hareket ve heyecan dolu bir genç idi. Bu sırada bir rüya gördü: Zifirî bir karanlığın içindeyken, birdenbire parlak bir ay doğuyor ve o, ayın aydınlattığı yolu takip ediyor. Sonra aynı yolda, Zeyd b. Hârise, Hz. Ali ve Hz. Ebû Bekir’in önünden ilerlediğini görüyor. …
-
15 Mayıs
Halid Bin Said’in İslâm’a Girişi
İslam’a gizli davet devri henüz devam ediyordu. Bu sırada Müslümanlar safına Kureyş’in mümtaz bir şahsiyeti daha katıldı: Hâlid b. Said. Hz. Hâlid, Kureyş’in ileri gelen ve zengin bir ailesine mensuptu. Arap edebiyat ve ilmini gayet iyi bilen Hz. Hâlid, bir gece rüyasında, babasının kendisini tutup cehenneme atmak istediğini, fakat Resûlullah’ın …
-
15 Mayıs
Talha Bin Ubeydullah’ın Müslüman Oluşu
Hz. Osman’ın İslam’ın saadet dolu sînesine koşuşunu, Hz. Talha b. Ubeydullah takip etti. Ticaret maksadıyla bir seyahate çıkmıştı. Busra panayırında bulunduğu bir sırada, oradaki manastırda yaşayan bir rahip, “Bu pazar halkı içinde Mekke’den kimse var mı?” diye seslendi. Hz. Talha, “Evet, ben Mekkeliyim” deyince rahip, “Ahmed zuhur etti mi?” diye …
-
15 Mayıs
Hz. Osman Müslümanların Safında
Resûl-i Ekrem Efendimiz, henüz açıktan halka peygamberliğini ilan etmemişti. Bu devrede de, Hz. Bekir, son derece büyük bir cehd ve gayretle samimi dostlarına İslamiyeti anlatıyordu. Bir gün, Hz. Osman’a da Müslümanlıktan bahis açtı ve onu alarak Resûl-i Ekrem Efendimizin huzuruna getirdi. Hz. Resûlullah, daima tebessüm eden parlak bir simaya sahip …
-
15 Mayıs
Hz. Bilâl-i Habeşî’nin İşkenceye Uğraması
Gizli davet devresinde İslam’la şereflenen ve bundan dolayı müşriklerin şiddetli işkencelerine maruz kalan ilklerden biri de, “Bilâl-i Habeşî” diye bilinen, Bilâl b. Rebah Hazretleridir. Hz. Bilâl, Müslümanların amansız düşmanı Ümeyye b. Halef’in kölesi iken, Hz. Ebû Bekir vasıtasıyla İslam’la şereflenmiştir.[1] Bir anda gönlünü çepeçevre saran iman nuru, Hz. Bilâl için …