Medineli Müslümanlar, Resûl-i Kibriya Efendimizin Mekke’den Medine’ye gelmek üzere yola çıktığını duymuşlardı. Bunun için her gün sabah namazından sonra Harre mevkiine çıkarak, öğle sıcağı basıncaya kadar yolunu heyecan ve sabırsızlıkla beklerlerdi. Yine bir gün teşrif-i Nebevîyi uzun uzun beklemişler, gelmediğini ve etrafını da şiddetli sıcaklığın bastığını görünce evlerine geri dönmüşlerdi. …
Mayıs, 2017
-
20 Mayıs
Peygamber Efendimize Hicret İzninin Verilmesi
Kureyş müşrikleri, Resûl-i Ekrem Efendimizin vücudunu ortadan kaldırmak için kat’î karar almışlardı ve bunun için faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Bu sırada Cenab-ı Hak, Sevgili Resûlüne hicret emrini verdi. Peygamber Efendimiz, Hz. Ebû Bekir’in evine her gün sabah veya akşam vakitlerinde uğrardı. Fakat hicret emrini aldığı gün, öğle vakti sıcağında, âdeti olmadığı bir …
-
20 Mayıs
Mekkeden Medine’ye Hicretin Başlaması
Medine’ye Hicret Peygamber Efendimiz ile Medineli Müslümanlar arasında cereyan eden Akabe biatları ve yapılan anlaşmalar, Müslümanlar önünde yepyeni emniyetli bir saha açıyordu. İnançlarını burada serbestçe söyleyebilecek, ibadetlerini serbestçe ifa edebilecek, dinlerini korkmadan ve çekinmeden yayabileceklerdi. Çünkü Medine’nin iki güçlü kabilesi olan Evs ve Hazreç, onlara kucaklarını açmış, her halükârda kendilerini …
-
20 Mayıs
Akabe Biatları ve Medine’de İslâmın Yayılması
(Bi’setin 12. senesi / Milâdî 621) Bi’setin 11. yılında Akabe mevkiinde İslamiyetle şereflenen altı Medineli, bir sene sonra aynı yerde buluşacaklarına dair Resûl-i Ekrem Efendimize söz vermişlerdi. İlk görüşmelerinin üzerinden bir sene geçip hac mevsimi gelince, içlerinde bir sene önce İslam’la şereflenmiş bulunan altı kişinin de bulunduğu Medineli 12 kişilik …
-
20 Mayıs
Peygamberimizin Kabileleri İslama Daveti
Peygamberimizin Kabileleri İslama Daveti Resûl-i Ekrem, Taiflilerin insafsız ve âdice hücum ve hakaretlerine hedef olduğunda ve Mekke’ye döndüğünde müşriklerin daha da şiddetli muhalefet ve eziyetleriyle karşı karşıya kaldığı halde, iman ve İslam’ı tebliğden bir an bile geri durmadı. Aksine, Taif dönüşü, İslam’a davet dairesini daha da genişletti ve kabileleri İslam’a …
-
19 Mayıs
İsra Ve Mi’râc Mu’cizesi
Hicret’ten bir buçuk sene önce, Receb ayının 27. gecesiydi. Bu gecede Peygamber Efendimizin en büyük mucizelerinden biri olan İsrâ[1]ve Mîrac[2]mucizesi vuku buldu. Şöyle ki: Mezkûr gecede Cebrail (a.s.) geldi ve Resûl-i Zîşan Efendimizi Mescid-i Haram’dan[3]alıp Burak’la Mescid-i Aksâ’ya[4]götürdü. Oradan da, gökyüzündeki harika icraat ve Cenab-ı Hakk’ın kudretine delâlet eden ayet …
-
19 Mayıs
Resulullah Tebliğe Devam Ediyor
Hz. Hatice validemizin vefatıyla, Resûl-i Kibriya Efendimizin aile hayatında bir boşluk meydana gelmişti. Hem Efendimiz, hem de ashab-ı güzin bu durumun farkında idiler. Bir gün, Osman b. Maz’un Hazretlerinin hanımı Havle Hâtun, Habib-i Kibriya Efendimizin huzuruna geldi ve “Yâ Resûlallah! Yanına girince birden Hatice’nin yokluğunu hissettim!” dedi. Resûl-i Ekrem bunun …
-
19 Mayıs
Hüzün Yılı
Art arda vuku bulan bu acı hadiselerin mübarek kalpleri üzerinde bıraktığı derin teessür ve elem sebebiyle, Resûl-i Kibriya Efendimiz, bi’setin bu onuncu yılını “Senetü’l-Hüzün [Hüzün yılı]” olarak isimlendirdi. MÜŞRİKLERİN EZİYET VE HAKARETLERİNİ ARTIRMALARI Ebû Tâlib’in vefatına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık karşılarında Sevgili Peygamberimize arka çıkacak …
-
19 Mayıs
İslâmın Yayılması ve Efendimize Yapılan İlâhî İkaz
Boykot uygulamasının kaldırılması, Peygamberimize ve ashab-ı kirama geniş bir nefes aldırdı. Bu sırada peşpeşe İslam sînesine koşmalar görüldü. İslam’a gönül verenler arasında yirmi kadar Hıristiyan da vardı. Bunlar, Habeşistan’a hicret etmiş Müslümanlardan, Peygamberimiz ve İslamiyet hakkında duyduklarını yerinde araştırmak için Mekke’ye gelmişlerdi! Kâbe’nin yanında Peygamber Efendimizle buluşan Hıristiyan grup, birçok …
-
18 Mayıs
Müslümanlara Karşı Boykot
(Bi’setin 7. senesi / Milâdî 617) Bu tarihe kadar İslam’ın inkişafına mani olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs akîm kalmıştı! Üstelik İslamiyet, daha da hızlı inkişaf kaydediyordu. Müslümanların sayısı günden güne her türlü şiddet ve mukavemete rağmen artıyor ve İslam’ın nuru Mekke dışındaki kabileleri de kucaklamaya başlıyordu! Hz. Ömer …
-
18 Mayıs
Hz. Ebû Bekir’in Ubey Bin Halef ile Bahse Girmesi
Resûl-i Kibriya Efendimiz, peygamber olarak gönderildiği sırada Doğu Roma ile İran, dünyanın en büyük devleti idiler. Bi’setin 5., yani Milâdî 613 senelerinde bu iki komşu ve rakib devlet, birbirleriyle kanlı bir muharebeye girişmişlerdi. İran devleti tahtında İkinci Hüsrev, Rum İmparatorluğu’nda ise Hirakl bulunuyordu. İran orduları, Rum kuvvetlerini denize dökünceye kadar …
-
18 Mayıs
Şakk-ı Kamer Mucizesi
Kureyşli müşrikler, Resûl-i Ekrem Efendimizin davasını tasdik eden birçok mucizeye şahit oldukları halde, yine de inat ve inkârlarından vazgeçip ona sadâkat ellerini uzatmıyorlardı. Gördükleri her mucizeye bir kulp takarak nazarlarda küçük ve basit bir hadiseymiş gibi göstermek isteyerek, hem kendilerini, hem de halkı aldatma yoluna gidiyorlardı. Zaman zaman da akıllarınca …
-
18 Mayıs
İkinci Müslüman Kafilesi Habeşistan’a Hicret Ediyor
Hicret sırasında Yaşananlar (Bi’setin 7. senesi / Milâdî 616) Habeşistan’a hicret eden ilk Müslüman kafilesi, daha önce de belirttiğimiz gibi, ülkenin hükümdarı tarafından iyi karşılanmış, dinî ibadetlerini serbestçe ve gönül huzuru içinde ifa edebilme imkânına kavuşmuşlardı. Bu durumu haber alan Resûl-i Ekrem Efendimiz, Mekke’de kalan Müslümanlara da Habeşistan’a hicret etmelerini …
-
17 Mayıs
Kırkıncı Müslüman Hazret-İ Ömer (R.a)
(Bi’setin 6. senesi Zilhicce ayı / Milâdî 616) Emsâlsiz kahramanlardan biri olan Hz. Hamza’nın Müslümanlar safına katılması ve arkasından da bir grup Müslümanın Habeşistan’a hicretleri, Kureyş müşriklerini derin derin düşündürüyordu. Hayatlarına büyük bir tedirginlik ve endişe hâkim bulunuyordu. Hepsinin zihninde karar kılmış fikir şu idi: “Mutlaka, şu Ebû Tâlib’in yetimi …
-
17 Mayıs
Habeşistan’a Hicret ve Ne Zaman Yapıldı
(Bi’setin 5. senesi Receb ayı / Milâdî 615) Müşriklerin her gün biraz daha şiddetini artıran eziyet, hakaret ve işkenceleri neticesinde Mekke, Müslümanlar için yaşanmaz bir şehir haline gelmişti! Günden güne artan bu eza ve cefalar, dinî ibadetlerini de gönül rahatlığı içinde yapma imkânını ellerinden almıştı! Müşriklerin, bu gaddarca ve merhametsizce …
-
17 Mayıs
Müşriklerin Yeni Tertipleri
Başvurulan tertip, eziyet ve işkencelerin hiçbiri, Resûl-i Ekrem Efendimizi İslam’ı tebliğ etmekten alıkoyamıyordu. Üstelik, amcası Ebû Tâlib de, yaptıklarına ve söylediklerine karşı çıkmıyor, bilâkis onu koruyordu. Müşrikler, bu sefer başka bir yol denediler. İleri gelenlerinden on kişi, Ebû Tâlib’e gelerek, “Ey Ebû Tâlib!” dediler. “Yeğenin putlarımıza sövdü, dinî inançlarımızı kötüledi; …
-
17 Mayıs
Bütün Bunlar İmtihandı
İlk Müslümanların maruz kaldıkları bu işkence, eziyet ve hakaretler, karşı karşıya bulundukları güçlükler ve maniler, Allah tarafından aynı zamanda birer imtihandı. Mesele sadece “İman ettim” demekle bitmiyordu; imandaki sadâkat, samimiyet ve sabırlarının da ölçülmesi gerekiyordu! Öylesine güçlükler, işkence ve eziyetler olacak ki gerçekten iman etme arzusunu ruhunda taşıyanlar, bütün bunlara …
-
17 Mayıs
Peygamberimiz ve Müslümanlar Dâru’l-Erkam’da
Efendimizin peygamberliğinin 5. senesi… Milâdî 615… Kureyş müşriklerinin Müslümanlar üzerindeki baskı, eziyet ve işkenceleri gün geçtikçe artıyordu. Müslümanlar dinî vazifelerini ve ibadetlerini rahat ve serbest bir şekilde ifa edemez bir durumla karşı karşıya gelmişlerdi. İslam ve imanın tâlimi, Allah’a ibadet ve taatin serbestçe yapılabilmesi için emin bir yer gerekliydi. Allah …
-
17 Mayıs
Dâvetin İkinci Safhası: Mekkelilere Safâ Tepesinden İlk Hitap
Tebliğ dairesi tedricen genişliyordu. Açıktan iman ve İslam’a davet, inanmış ruhları sevinciyle okşarken, şirkin kirinden kendini kurtaramamış gönülleri ise telâşa sevk ediyordu! “Emrolunduğun şeyi, onları çatlatırcasına bildir”[1]İlâhî fermanı gelince, Fahr-i Kâinat, adeta yerinde duramaz hale gelmişti. Hemşehrilerine maddî mânevî saadetin yolunu bir an evvel göstermek istiyordu. Bu sırada, tebliğ dairesini …
-
15 Mayıs
Peygamberliğin İlânı ve Dâvetin Birinci Safhası
Bütün insanlığa hitap edecek ve bütün dünyayı kucaklayacak bir din, elbette gizli kalamazdı. Madem insanlığı maddî mânevî huzura kavuşturmak için bu din gönderiliyordu; öyle ise, açıktan açığa insanlara bildirilmesi ve tebliğ edilmesi zarurî idi. Cenab-ı Hak, kâinatta her şeyi tedric kanununa bağlamıştır. Bu kanuna riayet ve itaat etmeyenlerin zamandan alacakları …