Kuran Okuyamıyorum. ne yapmalıyım

Okuyamazsanda Oku!

Bizim Müslümanlar olarak en büyük derdimiz okumamaktır. Oysa İslamiyet’in en çok vurgu yaptığı kelime idi ‘Oku‘. Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku! Öyle ki alemlere rahmet gönderilmiş Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), bu sebeple Cebrail (a.s) ile sıkılmıştı da okuması emredilmişti. Demek ki okumak, bilmek içindi. Anlamak, öğrenmek içindi. Ümmet şuuru edinmek içindi belki de, belki kandırılmamak içindi. Tevhidi ilmek ilmek işlemekti yüreğimize, ki böylece iman ehli ölebilmek içindi. Hak Teala’nın esmalarını görebilmek, tefekkür edebilmek ve en önemlisi de idrak edebilmek içindi. Kul olmak içindi, yalnız O’na (c.c.) kul olabilmek içindi.

Günümüzde okumaya çok değer veriliyor. Fakat bu değer fenni ilimler konusunda veriliyor. Anne babalar daha çok Matematik notu için kızıyor evlatlarına, daha çok Avrupai romanlar okutmak peşindeler. Daha çok dünyada bir mevki-makam sahibi yapmak için yanıyorlar. Fakat hakiki yurt için uğraşmamış bir insan, ne kadar okursa okusun bilemez. Çünkü bilmekten maksat hakikattır; İslamiyet’tir, Müslümanlık’tır, Allah’tır.

Zaman sonra ilahi düzenin hikmetlerini okuyabilmeli bir kul. Yağmurdaki rahmeti bilmeli. Enes bin Malik (r.a)’dan rivayet edilene göre;

Bir gün Rasullullah (s.a.v) ile birlikte yağmura tutulduk, Rasulullah (s.a.v) yağmurun altına çıkıp vücudunun bir kısmından elbisesini sıvazladı, nihayet orası yağmurla ıslandı. Bunun üzerine biz: “Ey Allah’ın Rasulu! Bunu niçin yaptın?” diye sorduk.

Rasulullah (s.a.v):

“Çünkü bu Rabbim’in katından geliyor!” buyurdu.

İşte burda görülen yağmurun Allah’tan bir hediye ve rahmet oluşunu iliklerine kadar bilen, tasdik eden, yağmuru bu yüzden seven Peygamberimiz’in (s.a.v) tavrını anlamak, yaşamak için okuyanlardan olmalıyız.

Bir Müslüman ülke düşünün ki, müslümanların en fazla dörtte biri kendi İlahi kitabını tamamen bitirmiş, hatmetmiş, idrak etmiş… Bu da bahsedilen okumaktan ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Konu ile alakalı hadislerden örnek verecek olursak; “Kur’an’ı bir ayda bitir. 25 günde bitir. 15’te bitir. 10’da bitir. 7’de bitir. Üç günden fazla okuyan manasını fehmedemez.” Demek ki üç günden daha hızlı yapanlar çok olağanüstü bir şey yapmış oluyorlar.

Kur’an-ı Kerim, Allah-u Teala hazretlerinin bize hitabı, bize gönderdiği kitabı. Kur’an-ı Kerim’in değerini ifade etmek için kelimeler yetmez. Allah-u Teala hazretlerinin yarattığı şu denizler mürekkep, ağaçlar da kalem olsa yaza yaza içindeki manaları, inceliklerini, güzelliklerini ifade etmeye gücümüz yetmez. Bu hablullahu’l-metin, bu Allah’ın sağlam ipi’dir. Bu ipe kim sarılırsa pislikten, çamurdan, bataklıktan kurtulur. Allah-u Teala hazretlerinin insanlar arasındaki hücceti, Kur’an-ı Kerim’dir. Allah-u Teala hazretleri bizi bu kitapla mesul tutmuş, bizi bu kitaptan imtihan edecek. Biz bu kitaba ne kadar hürmet edersek o kadar izzet buluruz.

Hürmet etmenin asgari gösterimi en az bir defa okumak, anlamak ve hayatımıza geçirmektir. Bunu Allah’ın adıyla yapmaktır. Bizler emeklemeden koşmayı arzulayanlarız. Bizler ne dediğini, gaye ve hedefini, uğruna edilen mücadelelerini bilmek istemeden, ne emrettiğine bakmışız Kur’an-ı Kerim’in. Bu da yetersiz olmuş. Çünkü insan bilmeden, sevmeden itaat edemez. Ettiği itaat de gönülsüz olur, yetersiz olur, ruhsuz olur. Önce özümüz okumalı rahman ve rahim olan Allah’ın adı ile. O’nun yol göstermesi kuluna elbet yetecektir. Neyi arzuluyor Kur’an’ı azimüşşan? Neden Peygamberimiz bunca mücadele etmiş? Oku ki bil, bil ki uy diyor Allah’u Teala.

Allah cümlemizi evvela bilenlerden, sonra uyanlardan eylesin. Vesselam.


Bir Yorum

  1. Çok güzel yazı olmuş kardeşim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir