hümanizm

Hümanizm Nedir? Hümanizm Nereden Gelir?

Geçmişten Günümüze Hümanizm

Hümanizm doğuşunda ve orta çağ zamanlarında Avrupa’da skolastik bir düşünce yapısı hakimdi. Kilisenin baskısı sebebiyle, toplum oldukça zor zamanlardan geçiyordu. Kilisenin skolastik düşünce yapısı; bilime ve düşünceye karşı savaş halinde olması, özgür düşüncenin önünü kesmişti. Toplum, kilisenin kuralları dışında hiçbir görüşünü dile getiremiyordu. Katoliklerin araştırmaları engellemesi, kültür ve sanat faaliyetlerine izin vermemesi toplumun düzenini ve ruhaniyetini bozmuştu.

13. yüzyılın sonlarında Rönesans’ın da etkisiyle, Hristiyan halkı yeni bir düşünce yapısı oluşturmak istediler. Zamanla ortaya çıkan Hümanizm, Hristiyanlıktan bağımsız bir düşünce yapısına sahip olmak istedi.

Hümanizm’in Genel Düşüncesi

İnsanlığın ontolojik olarak üstte olduğunu düşünen Hristiyanlığın bu görünüşünü kabul eden
Hümanizm, Hristiyanlık dini dahil olmakla birlikte hiçbir dine ve hiçbir unsura bağlı kalmak istemiyordu. Tanrılardan ve dinlerden uzak yeni bir oluşum fikriyle insanlığı ve doğayı daha farklı görmeyi isteyen Hümanistler, insana dair bakış açılarını da değiştirmek istediler.

Hümanistlere göre dinin yol göstericiliğine gerek kalmadan insan; akıl, mantık, düşünce ve tecrübeyle varoluşu anlayabilir ve hayatını devam ettirebilirdi. Hümanizm dogma değildi; nitekim farklı fikirlere sahip insanları bünyesinde bulundurabilirdi.”Her şeyin ölçüsü insandır, insanın ahlaki değerleri anlamak için dine ihtiyacı yoktur.” görüşünü savunarak ilahi kavramlardan uzak durup insanlığın mantık ile gelişebileceğini düşündüler.

Hümanizm İnancı

Hümanistler; dinlerde olduğu gibi doğru ve yanlış kavramlarının varlığına inanıp, ahlak anlayışının
dine bağlı olmadığını savundular. İnsanın ve evrenin yaratılmadığını, sonsuzdan beri var olduğunu, varlığının doğal bir oluşum ile olduğunu düşündüler. Evrim teorisini kabul ederek insanlığın varlığının evrim sürecinin devamı olduğunu düşünmeleriyle birlikte bu görüş ile yaşadılar.

Her şeyin bilim olduğunu düşünen Hümanistler; tek gerçek kabul ettikleri bilimin evrim teorisini
çürütmesi karşısında zor bir duruma düştüler. Yaratılmışlığı reddederek dini bağlantılardan
sıyrılmak istediler. İnsanın maddeden ibaret olduğunu bir ruha sahip olmadığı görüşü, her
manada mantığı kabul eden Hümanistleri çelişki noktasına getirmişti.

Peki insan mânâdan münezzeh olabilir mi? İnsan sadece beden midir? Hayatı doğanın kanunlarına ve rastlantılara bağlamaları, köklü fikirlerinin oluşmasını sağlayan mantığı devre dışı bırakmaları anlamına gelmez mi? Hümanizm sosyal medyada gösterildiği gibi yeterince masum bir fikir mi?

İnsan mantık yoluyla ahlaki kuralları anlayabiliyorsa kendi potansiyelini de din olmadan kavraması
gerekir. Peki din olmadan insan kendi potansiyelini kavrayabilir mi? Tecrübe yeterli olur mu?
İnsan maddeden ibaret değildir. İçinde koca bir kainat taşır. Varlığının önemini taşıyan ruhtur ve
ruh onlarca aleme açılan bir pencere hükmündedir.


Kontrol Edin..

İçgörü

İçgörü, Farkındalık ve Kendini Geliştirme

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yeteneğine içgörü deniyor. Bizler ise …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir