Derdi Olanlar Mutlaka Okumalı!

Diyelim ki başınıza istemediğiniz bir olay geldi.

Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız. İliklerinize kadar yoruldunuz.

Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz. Dert, sıkıntı, keder…

Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:

“Rabbin seni ne unuttu ne de darıldı.” (Duha/3)

Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin… Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! Bu ne büyük ferahlık öyle değil mi?

Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu
sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi.

İşte o an şu ayet yetişiyor imdada:

“Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!” (İnşirah-5/6)

Garantiyi veren Allah! Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de
kolaylık geleceği mutlaka ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere
tekrarlanıyor.

Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu, çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor.

Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:

“Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş.”

Maddi sıkıntınız hat safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas
ettiniz… Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet size yeni bir ümit veriyor:

“Eğer yoksulluktan korkarsanız, ALLAH dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz ALLAH hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe/2)

Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar. Çoğu kere onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak moral verebilesiniz.

Eyyub Nebi var Kur’an’da…

Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:

“Kulumuz Eyyub’u da an, o zaman Rabbine şöyle nida etmişti:

Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu! Ve ona, bütün ailesini ve
beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.” (Sar17;d-41/43)

Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir tutanak arıyorsunuz. Ve yine bir ayet el veriyor size:

“Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.

ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara-i/216)

Rabbimiz ALLAH (c.c.),
Rasülümüz Hz. Muhammed (s.a.v),
Kitabımız Kur’an,
Yolumuz Sırat-ı Müstakim!

Bizden bahtiyarı yok dünyada!

Her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın zafer ve başarı bizim.

Bunu da kafadan söylemiyoruz.

Kur’an konuşuyor:

“Vel Akıbetü lil Müttakin (Kasas-83): Akıbet (Hayırlı son, güzel sonuç.)”

Müttakiler (Takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir.

Allah Razı Olsun.

Vesselam…


Kontrol Edin..

Dua Etmeden Önce Ne Namazı Kılınır Nasıl Kılınır

Dua Etmeden Önce Ne Namazı Kılınır? Nasıl Kılınır?

“Dua etmeden önce ne namazı kılınır?” suâline kısaca şöyle cevap verilebilir: Dua etmeden önce namaz …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir